29 Ocak 2008 Salı

Acıkanlar Bir Parça Alabilir...

Buyrun size "Etli Ekmek"... Birer parça alın ama fazla almayın, zira ancak doyarım!!!

Bu arada Fotoğrafları Konya da çekmiştim. Kenar mahallelerden birinde bir dükkanındaydık, tabakla falan uğraşma gazete serelim sen getir hepsini dedik, bu görüntü oluştu (((: 15+ porsiyon var o yığında ve dikkat ederseniz yığının yüksekliğinin su bardağıyla pek bir yakın olduğunu görebilirsiniz... Haa ayrıca 4 kişi keyifle bu yığının hakkından gelmiştik, pek güzel olduydu... ((((:

23 Ocak 2008 Çarşamba

Okumanızı Özellikle Tavsiye Ediyorum

Evet, Ya/sin'in mekanı www.hosaf.org da dün Hürriyet'in sitesinde okuduğum haber hakkında kafam attı, biraz önce bir yazı yazdım okumanızı özellikle tavsiye ederim ((:
Buyrun buradan okuyabilirsiniz...

21 Ocak 2008 Pazartesi

Soygun Nasıl Yapılır?


"Merak Ettim De" ekibi olarak sizlere her alanda yeni, faydalı ve doğru bilgileri aktarmaya devam ediyoruz. Bugün de sizlere "Soygun nasıl yapılır?", resimli olarak anlatma ihtiyacı duyduk. İşte yeni nesil suç örgütlerinin "En Yeni" soygun tekniği...

17 Ocak 2008 Perşembe

Liseden Bir Seçme Vukuat Daha...

Ocak ayına hızlı başlamış, arayı soğutmadan yazı yayınlar olmuşken, son 1 haftadır neidüğü belirsiz bir hastalığa ev sahipliği yapıyorum, kendisi bol miktarda, öyle böyle değil, bitkinlik ve ağrı getirmiş durumda ve ilaç kullanmaya karşı olduğum için (vücudumun bağışıklık sistemi ne işe yarıyor çalışsın işini yapsın, hazıra alışmasın) gidişi azıcık gecikti sanırım. Her ne kadar nette de olsam bu sıkıntı pek de bir şeyle uğraşama fırsatı tanımıyor ama sanıyor ve hissediyorum bu gün kendime geldim gibi,
Neyse hastalık bahane edip boş bıraktım bir süre daha boş kalmasın burası diye Çocukken blogunda daha önceden yazdığım bir yazıyı daha, Patron Mustafa Can'ın insaflı, hoşgörülü, sevecen, iyi niyetli yanına sığınıp, yayınlıyorum. Okul maceralarımın ikincisi olsun bu yazı, 3. sünde de hocalardan bir kesit sunarım artık :P

Yılllaaarrr önce, Lise sondayız, öss telaşı ile ortalıkta geziniyoruz. Fen Lisesi olduğumuz için hocalar il çapındaki, Türkiye çapındaki denemelerden hep iyi sonuçlar almamız gerektiğini söyleyip kasarlardı bizi . Öğrenci milleti illa bir taraftan muziplik yapacak yoksa rahat edermi hiç ((: Cevap kağıdına farklı isim kodlamalar, cevap kağıdındaki kutucukları doldurarak tavşan v.b. figürler yapmaya çalışmak gibi klasik olaylardan başka farklı ve yeni fikirler çıkarırdık her sınavda ((:
Bir gün M.E.B. in saçma sapan denemelerinden birindeydik yine. Yanımda Saygın diye bir arkadaş oturuyor. Sınavın ortasında dedik ki bi geyik yapmak lazım ama ne olsun??? Aklımıza süper bir fikir geldi. Saygın ismini "üfürükten teyyare" olarak kodladı, ben "Selam söyle o yare", önümüzde oturan Yasin ve Ali de "Yarin başı ağrımış","Bulacağız bir çare" diye kodladılar. Tek sorun vardı bunları alt alta getirmemiz lazımdı. Hemen aklıma çözüm yolu geldi. Sonuçta liste bilgisayardan otomatik sıralanıyordu ve bizde isimlerin başına nokta koyarsak noktayı "A,B,C..." gibi karakter sayacak ve alt alta sıralayacaktı ve son mısranın başına noktadan sonra "Z " koyduğumuzda ise satırlar tam istediğimiz gibi sıralanacak ve işlem tamam olacaktı. Ayrıca dikkat çekmesin diye isim yazılan yere normal uydurma isimler yazdık(sonuçta değerlendiren bilgisayar kutucukda yazanı değil kodlanan kısmı dikkate aldığı için sıkıntı olmayacaktı da) :P Sınav bitti haftalar sonra sonuçlar geldi. Gelen listenin sonunda bizim isimlerimiz yer alıyordu:

İsim___________________ Doğru ____ Yanlış_____ Net
.ÜFÜRÜKTEN TEYYARE...................................................
.SELAM SÖYLE O YARE...................................................
.YARİN BAŞI AĞRIMIŞ.....................................................
.ZBULACAĞIZ BİR ÇARE.................................................

son sayfada olduğumuzdan hocalar hiç bakmamış dağıtmıştı tüm okula listelerin örnekleri, panolara felan da asılmıştı. Sonradan müdür yrd. "Bu terbiyesizlerin kim olduklarını biliyoruz, gerekli işlemler yapılacak haklarında" demiş olsada biz bunların kuru sıkı laflar olduğunu biliyorduk ve de yapacağımızı yapmış çoktan deneme sınavındaki taklit isim furyasında yeni bir çığır açmıştık ((:

12 Ocak 2008 Cumartesi

Kopya Çekmek mi?? Haşşaaaaa!!!

Daha önceden bir kaç yerde bundan yıllar yıllar önce Çankırı da Süleyman Demirel Fen Lisesi’nde okumuş olduğumdan bahsetmiştim, bilenler bilir. Her neyse, gayet güzel ve her saniyesinde ilginç bir hikaye yaşanan 3 yıl geçirmiştim orada. Öyle bir şey ki sanki yapılan o sınavda (LGS, OKS yerine o sene O.Ö.S.S. gibi bir şey deniliyordu) bilgi ölçerken “atraksiyon” potansiyeli yüksek olanları özellikle seçmişlerdi. Hatta onlardan bizim okula girenlerinde geyik potansiyeli hat safhada olanları da bizim sınıfa toplamışlardı. Zaten yurtta kaldığımız için erkekler olarak hemen hemene 24 saatimiz beraber geçtiği için mevcut geyik ve muziplik potansiyelimiz katlanarak artıyordu. Ancak geyik bir yana birbirimize destek konusu çok daha öne çıkan bir husustu. Eeee destek iyi günde, kötü günde ve tabi ki “Sınavlarda” da üst düzeydeydi. Ancak hocaların bu desteği “Çirkin bir şey” olarak görmesi her zaman bizi üzen bir durum olmuştu. Hatta inanmazsınız bu desteği “kopya” olarak algılayan hocalarımız bile vardı, evet evet kopya olarak görüyordu bazı hocalar. Bakın bir örnek olay anlatayım siz de göreceksiniz ki bizim yaptıklarımız tamamen kopyadan başka bir şeydi...

Lisedeki 3 yıl boyunca (1 - 2 istisna hariç) en çok destek ihtiyacını duyduğumuz dersimiz İngilizceydi. Her ne kadar Fen Lisesi de olsak en yüksek ders saati ingilizcenindi. Lise 2 deydik ve ingilizcede son sınav gelmişti. Sınav test olacaktı. Sınıftaki arkadaşlardan birinin ingilizcesi çok iyidi, geri kalanların büyük kısmının ise uzmanlık alanı farklı konulardı, ingilizce konusuda uzmanlık dışında kalıyordu. Eee son sınav, çoğumuzun yüksek notla geçebilmesi için iyi bir not alması gerekiyor. Tabi durum böyle olunca acil destek çalışmalarına girişmek gerekliliği ortaya çıktı. Bir süre düşünüp ve fikir paylaşımı yaptıktan sonra ilgili çalışmalara giriştik. Bu destek çalışmaları kapsamında bir kalem kutusuna sığabilecek büyüklükte üzerinde ufak bir mikrofon sistemi olan radyo vericisi yapıp kalem kutusuna koyuldu. Sınav sırasında bu kalem kutusu ingilizcesi iyi olan arkadaşın (DataBase'in :P) önüne koyuldu, o sınavda cevapları hafif fısıltıyla kalem kutusuna (vericideki ses alıcı kısıma) söyleyecekti, biz de "walkman" lerimizi vericinin frekansa ayarladık, kulaklıklarını da ceketlerin koluna sokup sakladık. Sınavın son 10 dk. sında arkadaş cevapları vermeye bizde kafamızı elimize dayayıp çaktırmadan cevapları radyodan dinleyerek almaya başladık. Tabi dikkat çekmemek için herkese 2 şer sayı verildi o numaralı soruları yanlış yapcaktı özellikle, zira hoca herkesin aynı puanı almasından kıllanabilirdi. Sonuçta destek çabaları sonuç verdi herkes sadece 2 yanlış yapıp 90 aldı ortalamalarımız da çok keyif verici oldu, ayrıca da bu olay mükemmel bir eğlence oldu bize. :P (((:

Şimdi, elinizi vicdanınıza koyup söyleyin, bu yaptığımızın neresi "kopya", kim diyebilir ki bu yaptığımız kopya çekmek. Sorarım size bu çaba, emek, uğraş, organizasyon, fikir ve destek çalışmasına kopya demek insafsızlık olmaz mı??? Yanlış mıyım?? Bu yaptığımız kopyadan apayrı bir şey değil mi ama??? (((((:

Not: Bu yaptığımızdan hiç bir hocanın haberdar olmamış olması, falso vermeden temiz bir şekilde işin içinden çıkmış olmamız sebebiyle bu yaptığımıza hocalardan kopya çekmek diyen olmadı, olamadı, ama haberdar olsalardı kesinlikle bu çabaya çamur atıp(!) kopya derlerdi :P :P

7 Ocak 2008 Pazartesi

Sen Neymişsin Be Yeşilçam

Eveeettt... En son yazımda "Süperman Dönüyor" filminden bir kaç görüntü paylaşmıştım sizinle ve devamında Yeşilçam'da bu tarz uyarlama filmlerin aslında çok olduğunu ve bir kısmını sizlerle paylaşacağımı söylemiştim. 2 gündür ciddi bir araştırma yaptım ve birazdan okuyacağınız listeyi oluşturdum. Bakın inceleyin Listenin sonunda da ufak bir anı yer alıyor, o anı da bu filmlerin çekildiği dönemi çok güzel özetliyor, es geçmeyin okuyun derim (((:
Ufak bir rica: Liste ilginizi çeker, bir yerlerde paylaşacak olursanız, en azından kaynak göstermenizi rica ediyorum (((:

Tarzan İstanbulda1952
Orhan Atadeniz Filmi
Konu Tarzan'ın İstanbul macerası.
Eser
Edgar Rice Burrougs'un çizdiği çizgi romandan

Drakula İstanbul'da1953
Mehmet Muhtar Filmi
Konu Drakula'yı öldürüp Alman kızıyla aşk yaşayan bıçkın bir delikanlının öyküsü.
Eser Brahm Stoker'in "Dracula" adlı romanından

Görünmeyen Adam İstanbul'da1955
Lütfi Ö. Akad Filmi
Konu Karısını öldüren asistan Ali ile, Kimyager Cemil'in macera öyküsü.
Eser H. G. Wells'in "The Invisible Man-Görünmeyen Adam" adlı romanından

Örümcek Adam1966
Cevat Okçugil Filmi
Konu Polise ve bağımlı olduğu şebekeye ikili oynayan örümcek adamın macerası.
Eser Spiderman Çizgi Romanından

Fantoma, İstanbulda Buluşalım1967
Natuk Baytan Filmi
Konu İstanbul'da karşılanan Fantoma ile Yarasa adamın fantezisi.

Baytekin Fezada Çarpışanlar 1967
Şinasi Özonuk Filmi
Konu Baytekin'in feza macerası
Eser Alex Raymond'un "Flash" isimli çizgi romanlarından

Mandraki Killinge Karşı1967
Oksal Pekmezoğlu Filmi
Konu Tatilini geçirmek üzere İzmir'e gelen bir Hintli prensesle Mandrake ve Killing'in macerası.
Eser Killing foto romanları dizisiyle, Lee Falk'ın çizgi romanlarından
-
Killing Ölüler Konuşmaz 1967
-
Killing İstanbul'da 1967
-
Killing Frankeştayne Karşı 1967
-
Killing Canilere Karşı1967
-
Killing Ölüm Saçıyor1971

Binbaşı Tayfun 1968
Tolgay Ziyal Filmi
Eser Captain America adlı çizgi romanlardan

Kızıl Maske1968
Tolgay Ziyal Filmi
Eser Sy. Barry'nin çizgi romanlarından

Kızıl Maske 1968
Çetin İnanç Filmi
Konu Babası öldürülen bir gencin intikam öyküsü.
Eser Sy.Barry'nin çizgi romanlarından

Aynı sene iki farklı kızıl maske filmi çekilmiş o sebeple iki tane kızıl maske aynı senede var, bende bir yanlışlık yok yani :P

Zagor1970
Mehmet Aslan Filmi
Konu Zagor'un maceralarının öyküsü.
Eser "Zagor" adlı çizgi romandan

- Zagor Kara Bela1971
-
Zagor Kara Korsanın Hazineleri 1971

Sınderella Kül Kedisi (Renkli) 1971
Süreyya Duru Filmi
Konu Sinderalla ile rüyasında gördüğü Prensin aşk öyküsü.
Eser Perrault'un "Kül Kedisi" adlı masalından

Kızıl Maskenin İntikamı1971
Cevit Yürüklü Filmi
Konu Arkadaşını öldüren Kont'un peşine düşen Kızılmaske'nin intikam öyküsü.
Eser Sy. Barry'nin çizgi romanlarından

Süper Adam1971
Cahit Yürüklü Filmi
Konu Beyaz zehir kaçakçılığı yapan bir çeteyle kıyasıya mücadele eden süper adamın macerası.
Eser "Superman" çizgi romanlarından

Bombala Oski Bombala 1972
Çetin İnanç Filmi
Konu Yerli bir Roket Adam öyküsü.

Kaplan Kadın Dehşet Adasında1972
Tancan Akın Filmi
Konu Bir kadının macera öyküsü.
Eser "Tiger Woman" adlı çizgi romanlardan

Bedmen (Yarasa Adam) 1973
Savaş Eşici Filmi
Konu Yarasa adamın öyküsü.
Eser Batman çizgi romanlarından

Turist Ömer Uzay Yolunda (Renkli) 1973
Hulki Saner Filmi
Konu Bir profesörle, Turist Ömer'in bir gezegende geçen güldürüsü.
Eser "Uzay Yolu" adlı TV dizisinden

Üç Dev Adam (Renkli) 1973
Fikret Uçak Filmi
Konu Uyuşturucu madde kaçakçılarıyla mücadele eden üç komiserin öyküsü.
Eser Marvel karakterleri "Captain America", "Spiderman" ve "El Santo"nun çizgi romanları

Şeytan (Renkli)1974
Metin Erksan Filmi
Konu Ruhuna şeytan giren küçük bir kızın öyküsü.
Eser Aynı isimli bir Amerikan filminin yerli uyarlaması

Pembe Panter Gangsterlere Karşı (Renkli)1975
Oğuz Gözen Filmi
Konu Pembe Panter'le Temel Reis'in maceralı öyküsü.
Eser Bir televizyon filmi dizisinden

Dünyayı Kurtaran Adam (35 Mm)1982
Çetin İnanç Filmi
Konu Bir uzay macerasının öyküsü.

Üç Süpermen Olimpiyatlarda (35 Mm)1984
İtalo Martinengi Filmi
Konu Üç süpermenin öyküsü.

Listeyi oluştururken;

1 - http://www.turksinemasi.com
2 - http://sozluk.sourtimes.org
3 - GIOVANNI SCOGNAMILLO'nun TÜRK SİNEMA TARİHİ
ve FANTASTİK TÜRK SİNEMASI adlı kitaplarının,
4 - http://www.frmtr.com
ve tabi ki www.google.com 'un büyük yardımı oldu, bu sitelere ve kitaba emeği geçenlere teşekkürler...

scognomillo'nun "Fantastik Türk Sineması" kitabında sayfa: 358;
("Bombala Oski Bombala" filminin çıkış hikayesi)
"Bir gün Samsun eşrafından Necdet Bey diye bir filmci Karahafız ve İnanç'ın ortaklaşa kurduğu Osmanlı Film'e gelir ve film sipariş eder. bir Ayhan Işık'lı film, bir Kadir İnanır'lı film derken, pazarlık tıkanır. "jet rejisör" Çetin İnanç da bu renkli filmleri al, bir de siyah beyaz macera filmi vereyim der. Adam kabul eder. Ertesi gün filmler teslim edilecektir, fakat bir sorun vardır. Ortada öyle bir siyah beyaz macera filmi yoktur. İnanç hemen çalışanlarına "şöyle uçanlı kaçanlı bir Amerikan serial'ı bulun" der ve "Roket Adam Dönüyor" diye bir film bulunur ve film bir günde çekilir.


6 Ocak 2008 Pazar

Amerika'daki Esmerlik Hakkında Tespitler (!)

Ömer'in anlattığı Kızılderili hikayesi ve Amerika'nın keşfi zamanındaki ehemmiyetli mevzuları okudum. Çok hoşuma gitti. Açıkçası İngiliz ve benzeri diğer batılıların en asil(!) duygularla bu kıtaya gidişi, onlara bilimselliği, deneylerde bu denli aktif roller vererek tanıtmaları ve kendilerini bu geldikleri kıtada evlerinde hissettirecek kadar sevdirmeleri bizim gibi barbar (!) bir ırkın anlayabileceği kadar basit şeyler değildi. İşte Ömer'in bu satırlarını okurken duygulanmamak, hislenmemek, göz yaşlarını tutmak çok zordu.

Biz Türkler olarak o kadar da yakın olmadığımız bu Amerika kıtası hakkında çok fazla şey bilmediğimizi düşünüyorum. Bu yüzden Merak Ettim de ekibinin bir üyesi olarak merak ettim ve Peru'dan Jose adlı [Hoze diye okuyabilirseniz daha makbule geçer] pek saygıdeğer kardeşimden beni bu konuda bilgilendirmesi için rica ettim. Emesen oturumlarımızda çok koyu çetler yaptık kendisiyle. Bu konuda da sizi, aldığım süper bilgilerden birkaçıyla bilgilendirmek istedim. Elbette bu yazı esnasında okuyacaklarınız kulaktan dolma bilgiler olup orada yaşayan bir elemanın tarih bilgisiyle ve benim anlayabildiğim İngilizcemle sınırlıdır. Bundan sonraki satırları okurken sıkılırsanız kusura bakmayın.


Amerigo Vespucci ve Kristof Kolomb biraderlerin hikayesini üç aşağı beş yukarı herkes bildiği için bununla vaktinizi almayacağım. Yalnız kendileri Portekizlilerin ve İspanyolların hizmetinde denizcilik yaparak Amerika'ya ulaşmışlar ve Güney Amerika'daki ekseriyet, İspanyol ve Portekiz kültürünün hakimiyetine girmiş. Benzer şekilde de kuzeyde İngiliz egemenliğini görürüz. Tam bu noktada küçük bir fark göze çarpar. Kuzeye medeniyet getiren(!) İngiliz ve diğer Avrupalı göçmenler; evlerini, ailelerini, tası tarağı toplayıp hepsini yanlarına alarak bu kıtaya ayak basmışlar. Dolayısıyla Kızılderililerle olan ilişkileri hep seviyeli olmuş(!). Yani kısaca kadın erkek demeden katledilen insanların ardında çok bir şey kalmamış.

Halbuki İspanyollar ve Portekizliler ailelerini arkalarında bırakıp gelmişler [Aile derken evet, gelenler erkek ve arkada kalanlar da onların eşleri oluyor]. E tabii deniz yolculukları öyle hızlı ve istenildiği zaman olmuyor o zamanlar. Dolayısıyla güneyin yerlileri ile İspanyollar ve Portekizliler arasında daha bir yakınlık peyda olmuş. Zaten ben eskiden İspanyolların hepsini esmer falan sanırdım, halbuki bu "Latin esmerliği" İspanyollardan değil, Amerikan yerlilerinden kaynalanıyormuş. Demek ki İspanyollarla İngilizlerin farkı bu olmuş. Kuzeyde herkese kıyılmış, güneyde ise genelde erkeklerine kıymışlar, hanımlarını da (Duman'ın yaptığı gibi) kendilerine saklamışlar.

Bu "medeniyet götürme" projesi kapsamında en temiz iş tümden kıyım yapan İngilizler tarafından olmuş. Bundan dolayı da çalkantılı dönemleri en hızlı geçenler Kuzey Amerika'dakiler tabii. Lâkin güneydekiler çok uğraşmışlar. Direnişler falan... İşin ilginç yanı İspanya krallığından ayrılmak için de çok savaş verilmiş. Bunun yanında bu kıtaya İtalyanlar da gelmiş ve Arjantin dolaylarında kendilerine yer edinmeye (!) çalışmışlar. Hem bu yeni gelen İtalyanlara hem de İspanyollara yer yetmemiş olacak ki, Arjantin'de, Güney Amerika'nın gördüğü en büyük katliamlar yapılmış. Burdan da bir sonuç çıkarmam gerekirse Arjantinliler o kadar da esmer değillerdir.

Düz mantık gibi oldu ama gerçekten de şahsen tanıdığım tüm Arjantinliler sarışındı. Maradona hariç.

Süperman Dediğin Ahanda Böyle Olur ((:





Ekleme: 5. Fotoğraftaki yeşilimsi "süs" pardon gezegen Kripton gezegeni bilginiz olsun kültürünüz artsın diye açıklayıvereyim dedim, kıyağımı unutmayın :P
Evet Ödüllü sorumun cevabı olan "Superman Dünüyor" filminden bir kaç kare ((: ve buyrun bir kaç da bilgi ((:
1978 yılının sonunda ilk "Superman" filmi çekilmiş Amerika'da. Üzerinden henüz 1 yıl bile geçmeden 1979 da daha önce 1974 yılında "Tarzan - Korkusuz Adam"ı da hem yazıp(!) hem yöneten Kunt Tulgar yazıp yönettiği başrolünde Tayfun Demir (Haşim Demircioğlu) in oynadığı "Süperman Dönüyor" filmi ortaya çıkmış. O dönemdeki imkansızlıkları da göz önünde bulundurup çok da fazla eleştirmemek lazım belki ama o imkansızlıkları görüp, gidip aşk filmleri ya da komedi filmlerini taklit etmeyi bırakıp böyle fazla imkan ve para gerektiren işlere neden girilmiş anlaması güç doğrusu. Ya bir de sadece "Superman" değil, "Rambo", "Batman", "Zagor", "Dracula", "Godzilla" ve dahasının Türk versiyonları çekilmiş, yani diyecek pek bir şey yok ((: Bu uyarlama(!) filmlerini bir liste halinde ve kısa açıklamaları ile sizlerle paylaşacağım bir sonraki yazımda beklemede olun ((:

Şimdilik "Superman Dönüyor" ile ilgili IMDB linkini paylaşayım sizlerle,
http://www.imdb.com/title/tt0392818/

2 Ocak 2008 Çarşamba

DVD Hediyeli "Mim"imsi Aktivite...



Zamanın birinde pek muhterem sayın Kayhanoviç bir ferman yaymış yedi düvele. "Kimkiiii sorulan soruyu bileeee, "Lost Room" adlı 3 bölümlük şaheser bir film adresine kargo aracılığı ileeee tarafımdan gönderileeeee... Ammaaaa izlendikten sonra derhall aynı yol yordam izlenerek bir başkasına iletileeee... buuuu adet haline gelsin bu DVD elden ele gezsin. Kim ki bu zinciri bozaaaaa başına geleceklere baştan razı olaaaaaa... Duyduukk duymadık demeeyiiinnn". Bunun üzerine halk sorulan soruyu bilip bu çok orjinal bir ana fikre ve senaryoya sahip filmi elde etmeye çalışmış. Ve günün birinde o özel kişi gelmiş soruyu bilmiştir. İnehk kod adlı bu şahıs kısa bir süre içinde kapısında kargo elemanını ve kargoyla gelen Lost Room DVD sinin belirmesiyle "Özel Emanet" i devralmış. Gel zaman git zaman İnehk filmi izlemiş ve görevini yerine getirmek için bir soru da o sormuş. Amma ve lakin bu soruyu Arkadaşlarıyla sohbet anında sormuş ve pek muhterem HeyCorç kod adlı şahıs soruyu bilmiş ve Emaneti teslim almış. Veee gün gelir sorusunu yöneltir pek muhteren şahıs HeyCorç. Soru etrafa haykırılırken olaylardan ve Ferman'dan bihaber olan ben de kulak misafiri olup cevabı vermiş bulundum. Hatta o anda orada bulunan yine çok sayın muhterem MaymunKral'ın ek sorusunu da bilince iki adet (isteğim üzerine biri "actionman" diğeri de "spiderman" li) kurşun kalem de kazanmış oldum. Ben daha olayın içeriğine vakıf olamamışken bir de baktım ki film elimde, hatta oturmuş izliyorum. Sonradan araştırdım ve bilgileri edindim. Yalnız pek muhterem sayın Kayhanoviç'in fermanı ortadan kaybolmuş ve artık tarih sayfalarının arasında yerini almış bir "Efsane" haline gelmiş. Hatta "Lost Post" olarak anmanın doğru olacağını düşünüyorum :P

Evet şimdi görev sırası bende ve sorumu soruyorum;




Yıllar öncesinde çekilmiş olup başlangıç kısmında olaylar anlatılırken, fonda Uzayı, Gezegenler ve Yıldızları gösterirken bu görüntüler için küçük top ve yıldız şeklindeki süslerden faylanıldığı (o gördüğünüz yuvarlak süs topların hepsi birer gezegen :P ), belki de bir kısmınızın varlığından bile haberdar olmadığı "Türk Sinema Filminin" TAM ADI nedir??

Evet sorum bu. Açıkcası bu kadarcık bilgiyle seyretmemiş veya dikkat etmemiş kişilerin bilmesi çok zor. Ama belki de bir o kadar da kolay ((: Pazar gününe kadar bilen çıkmazsa büyük bir ipucu vereceğim ki o zaman bilmek çok daha kolay olacak.
Bakalım doğru ve TAM ismini ilk kim söyleyecek ve Özel Emanet (HeyCorç'un da dediği gibi belki de NESNE, hatta Esas Nesne) olan "Lost Room" DVD sini kim alacak??!! Ayrıca bir kıyak da ben yapıp sormuş olduğum filmi de beraberinde yollayacağım. (((:
Eveeeet... Haydi bakalım cevapları görelim ((: