22 Nisan 2008 Salı

"İnsan Dediğin Hamur Misali" Demiştik...

"İnsan Dediğin Hamur Misali" demiştim ve size atmıştım topu uzun bir süre önce, sizin yaklaşımlarınız nasıl olacak diyerek. Çeşitli yaklaşımlar geldi ki çok da güzel fikirlerdi hepsi, paylaşanlara teşekkür ediyorum. Tamam artık sıra bende :P Kuyuya attığım taşı çıkartma vakti diyebiliriz :P
Geçenlerde annem misafirlerine yapacağı şeyler için hamur yoğururken sohbet geçti aramızda "Eskiden şöyleydi, böyleydi" diyerek. Odama geldiğimde ise bir şey aklmda beliriverdi. Sonrasında ise şöyle bir yazı yazmışım;
"Hatırlar mısınız eskiden fırınlarda kilo ile hamur satarlardı. Bilmiyorum hiç denk geldiniz mi 10 - 15 sene öncesinde vardı. Belki de hala vardır, belki de sadece Dikmen(Ankara)'deki fırınlarda vardı, bilemiyorum. Ama benim yolum çok sık düşerdi hamur almak için fırınlara. Annemin ya da Teyzelerimden birinin misafiri gelecektir, acelesi vardır, Ömer(ki bu bizzat kendim oluyorum) bir koşu fırına gider alır gelirdi. Kimi zaman börek yapılırdı, kimi zaman poğaça, kimi zaman ekmek v.s.... O aldığımız hamur şekilden şekile, türden türe giriyordu. Kimi zaman biraz un katıp katılaştırılıyor, kimi zaman su katıp hafif gevşetiliyor, kısaca uygun görülen, olması gerektiği düşünülen şekile getiriliyordu.
Şöyle biraz düşününce insanın hayatı, kişliği falan da aynen bu süreçlerden geçiyor. Undan olmasa da anneden ve babadan yoğurularak geliyoruz bu hayata ve bilincimiz, irademiz oluşuncaya kadar yoğuruluyoruz aile ve çevre tarafından. Kendi seçimlerimizi yapıp, kararlarımızı almaya başladığımızda bakıyoruz kendimize ve gerekli gördüğümüz değişiklikler yapmaya başlıyoruz. Tıpkı annemin ya da teyzemin hamuru uygun görmeyip sulandırması ya da katılaştırması gibi. Fırındakiler hamuru en genel haliyle yoğururlardı. Zira misal hamurdan tuzu çıkartmak imkansız ya da çok zahmet isteyecek bir şeydir, ama tuzsuz hamura yeteri kadar tuz eklemek kolaydır. Aile de böyle yoğurur çocuğun kişiliğini. Çocuk genel vasıflarını edinir, ileride de kendisine has vasıfları kendisi edinir, tuzunu, kıvamını kendisi ayarlar bir nevi. Nasıl herkes hamurun kıvamını doğru tutturamıyorsa, herkesin yaptığı kekin, pastanın tadı lezzeti ayrı oluyorsa, kimisinin yaptığı mükemmel lezzetli kimisininki ise yenilemeyecek kadar kötü bir tatta oluyorsa, kişinin hayatı da kişinin tercihleri ve kararları doğrultusunda aynen böyle iyi ya da kötü yöne gidebiliyor.
Aman siz siz olun ne hamuru güzelce kıvamına getirmeden pasta börek yapmaya çalışın, ne de çocuklarınıza karşı üzerinize düşen, onları yoğurma görevini yerine getirmeyi ihmal edin. Tabi her şeyin yerinde ve zamanında olması gerektiğini ve her şeyin fazlasının zarar olduğunu unutmadan (((:

Bu bir bakış açısıydı ve daha önce size sorduğumda gelen fikirlerin yanında pek bir yavan kalmış durumda. Uzun zamandır bir kaç noktası içime sinmediği için bekliyordu bu yazı ama neyse deyip yayınladım (((: