
Dünya meydana geldiğinden beri pek çok canlı var olmuş, bir kısmı varlığını hala sürdürürken, bir kısmı da yo olup gitmiş. Bu canlıların çeşidi belki milyonlarla ifade edilebilir, belki de daha fazla... Aksi iddia edilse de bu canlılardan sadece insan iç güdüsel değil de, iradesel hareketler yapar. Zira irade insana özgüdür, yalnızca insanda bulunur. Her ne kadar insanlar olarak oturup bununla övünsek de, "iradem var uleyynnn yaparım istediğimi, kim karışır." nidaları atsak da işin özü böyle değil tabi ki. Bu söylemler hemen her konuda olduğu gibi tabiri caizse "işimize geldiğinde" dile gelir. Bir konuda yaptığımız seçim, aldığımız bir karar güzel sonuç getirdiyse "ohh ne alaaa"... "Ben seçtim, ben kendi irademle bu kararı verdim, ben yaptım" der, kendimizle, kararlarımızla boş boş övünür dururuz. Ancak işler iyiye gitmediğinde, kötü sonuç olduğunda, hemen kendimizi, irademizi olayın dışına iter, başkalarını olaya dahil ederiz. Sınavdan iyi sonuç alınır "Ben yaptım", kötü sonuç alınır "hoca verdi" denilmesi bu duruma klasik de olsa çok güzel bir örnektir. Ancak bu tarz davranışları eleştire duralım gün içinde bunun gibi türlü türlü durumlarda benzer tepkileri veriyoruz ama haberimiz bile yok. Misal, çok acelemiz vardır, bir cafe de yemeğimizi yeriz, acele ile kalkarken telefonumuzu masa da unutur kalkar gideriz. Koşa koşa gideceğimiz yere yetişmeye çalışırken bir anda telefon aklımıza gelir, anında geri döner bakarız telefonun yerinde ohoooo yeller esiyor!!! O anda garsondan 1 bardak "Buuzzzzzzz" gibi bir su istemek yerine, garsona bağırmaya çıkışmaya başlarız. Bir yandan da telefonu alan "Günün Talihlisine" küfürler mi edilmez, belamı okunmaz, artık Allah ne verdiyse... Kısaca az önce bahsetmiş olduğum, işler kötü gidince devreye giren prosedürü uygulamış olunur. Tamam telefonu alan suçlu ama biz de resmen "Al kardeşim bir telefonun lafı mı olur, aaa bak almazsan ölümü gör" demekten farklı bir şey mi yapmış oluyoruz?? Gayet irademizle kendi kararımızla telefonu masaya koyup, yemeğimizi bitirip ardından telefonumuzu almadan kalkıp gidiyoruz.Bakın irademiz dışında gerçekleşen herhangi bir şey var mı? Çok katı bir yaklaşım olduğunu düşünüyorsanız emin olun bu daha hiç bir şey. Misal Kafasına silah dayanmış birisinin bir şeyi yapmak zorunda bırakılması da yukarda bahsettiğim olayın aynısı dersem!!! Neden olmasın silah kafasına dayandığında önüne seçenek sunuluyor. "ya şunu yapacaksın, ya da öleceksin" kişi düşünüyor, eğer yapması istenilen şey ölmeye değecek bir şey değilse "canım daha değerli" deyip kabul ediyor. Yok ölmekten daha önemliyse "hayır yapmam öldürseniz de" diyor. Sonuçta yine kendi iradesiyle bir karar alıyor. Hatırlayın Kadir Abimiz pek çok kez bunu yaşamıştır. Delikanlı abimize "Bu işin peşini bırak yoksa ölürsün" derler. Ama nafile abimiz için ölümden daha kıymetlidir o yaptıkları ve "Durmayın çekin vurun" der. Ama ne zaman ki "o zaman bırakmazsan bizde (esas)Kızı(tabiki de Türkan Şoray'dır) öldürürüz" derler, o anda abimizdeki o "Mangal" gibi yürek "Cossss" diye sönüverir, abimiz peşinde olduğu işin (esas)Kız'dan önemli olmadığını düşünür ve "Kabul ediyorum, ama kızın saçına bile zarar gelmeyecek" der. (vayy beee ne aşklar varmış (((: ). İşte bakın yine irade, yine seçenekler, yine seçim söz konusu. Ama tabi hemen bu durumlarda bizler "Ya ben bir şey yapmadım yapmak zorundaydım" deriz. Ancak sonucu değiştirmez. Rüşvet alan silah zoruyla da olsa isteyerek de olsa sonuçta rüşveti almıştır ve cezası sabittir. bu da böyle bir şey işte (((: İşte bunları düşününce, bu açıdan bakınca yüzümüzü "hıh" şekline getirip(beni tanıyanlar bu hıh suratımı iyi bilir :P), afedersiniz, hayvan işte ne olacak biz daha üstünüz "iradem var, kim ne karışır istediğimi yaparım" dediğimizde, onlarda içlerinden muhtemelen "Ohhh hayat şahane, iradeeem yookkk derdim yok, Allah içime ne verdiyse onu yapıyorum, ne kadar ekmek o kadar köfte" diyorlardır, kim bilir... Ve ne demiş ünlü düşünür, "Örümcek Adam" namı diğer "Spiderman"in Ben Eniştesi(yahut amcası)