9 Kasım 2007 Cuma

Çok Hücreli Bedenin, Tek Hücreli Hayatı

Çok uzun yıllar sonra, çok yabancı ama aslında bir o kadarda tanıdık, çok ayrı yerlerde, çok başka yollarda yürüdüğüm ama aslında hemen hemen aynı yolda benzer fikirlerle, benzer amaçlarla, gayelerle yürümüş olduğum, kıymetini kelimelerle ifade etmeye çalışmamın yersiz olduğunu düşündüğüm (zira kelimelere dökemeyeceğim bir kıymete sahip ((: ) bir arkadaşımlayken konuşma esnasında verdiğim bir örnek vardı ve o örnek hakkında bir yazı yazmamı söyledi, ben de şunları yazdım ve buyrun sizinle de paylaşalım bunları ((:

"İnsanın hayatı, özellikle de duygusal yaşamı hücreyi andırır. Hayatımız, duygularımız bir “mantık” zarı ile çevrilidir. Hayat boyunca insanları seçer, değerlendirir ve hayatımıza girmesinde sakınca görmediğimiz kişileri hayatımıza alırız. Tıpkı hücre zarının seçici - geçirgenlik özelliği ile maddeleri seçip, değerlendirip uygun gördüğü maddeleri hücre içine alması gibi. Hücre bu maddeleri yapıtaşı olarak kullandığı gibi çeşitli dengeleri korumak için de kullanır, yeri gelir artık işine yaramadığı için ya da zarar vermeye başladığı için hücre dışına atar. İnsan hayatında da durum farklı mı? İnsanlar girer hayatımıza, zamanla hayatımızın en önemli noktalarında yer alırlar, bazı sebeplerle hayatımızda tutarız, veya artık bir paylaşımımız kalmadığı için hatta yeri gelir bize zarar verdiği için hayatımızdan uzaklaştırmaz mıyız?

Biraz daha özelleştirirsek bu benzetmeyi, hücre ile insan yaşamının bire bir, nasıl da örtüştüğünü daha net görebiliriz. Şöyle ki dikkatlice baktığımızda aslında insan için aşk ne demekse, aşık olduğu kişi ne kadar önemliyse, hücre için de protein bu şekilde. Evet evet protein olmadan yaşayamaz hücre, yani protein (bir başka deyişle AŞK) olmadan yaşanılmaz, yaşam olmaz!!! Hücre protein i içine alır ve bu proteini temel yapısına katar. Ama ne yazık ki hücrede ki bu yapılanma hücre için hep iyi sonuçlara sebep olmayabiliyor. Protein olarak görülüp hücreye alınan ve hücre yapısına katılan, hatta hücrenin kontrol noktasında önemli bir yapıda yer verilen bu protein, bazen protein yapısına büyük benzerliği olan VİRÜS lerden biri olabilir. İşte protein sanıp hücrenin içine aldığı bu Virüs e hücre zamanla önemli noktalarda yer verir ve bir sure sonra virüs hücre içine iyice yayılır ve hücreyi ele geçirerek hücreye çok büyük zararlar verir. Malesef, insanların hayatının akışı bu yönden de örtüşüyor. Birisine aşık olur, onu çok özel görür ve apayrı tutarız. Onu hayatımıza çok iyi niyetlerle ve fikirlerle alırız. İşte zamanla o kişiye o kadar önem veririz ki hayatımızı AŞK ımız üzerine kurar, tüm planları o çerçevede yaparız. Yani kısaca insan hayatını, hayatına aldığı AŞK üzerine kurar. Ancak hücredeki yanılma gibi hayatımıza aldığımız AŞKımız da bazen malesef Virüs ün ta kendisi çıkabiliyor. Bir süre farkında olamıyor insan, hayatını AŞKı üzerine kurmaya başlıyor. Ve an geliyor Virüs kendini gösteriyor. O yaptığımız, düşündüğümüz tüm planlar, her şey alt üst oluyor. Artık o kişi size keyif, mutluluk bir yana acıdan, üzüntüden başka bir şey vermez oluyor. Ve bir süre daha sonra artık o kişi sizin, o seçici geçirgen mantık zarı ile çevrili hayatınız da olmuyor. Ama izleri hep yerli yerinde bir yandan acı vererek kalıyor gitmemek üzere…"

Yazdığım bu yazı hakkında fikriniz, yorumlarınız ne olur bilemeyeceğim ama herkes Aşk, Sevgi v.b. şeyleri kendi bildiği, becerebildiği şekilde ifade eder, ya da benim yaptığım gibi ifade etmeye çabalar. Bende öyle yapıp kendimce anlatmaya ifade etmeye çalıştım, mümkün olduğunca... Tıpkı Meşhur Matematikçi Ömer Hayyam'ın rubailerinde bir 4 lükteki sözleriyle sevgisini matematiksel olarak dile getirmesi gibi;

"Öyle bir çember çizilse ki,

Çemberinde ben merkezinde sen,

Sen döndükçe beni, ben döndükçe seni görsem,

Öyle bir an gelse ki, yarıçap Sıfır olsa"

Ömer Hayyam

11 yorum:

Ömer dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Yağmur dedi ki...

helal bea yaw çok güzel olmuş benimde uzun süredir aklımda ölçüp tarttığım bir laf vardı onu hatırlattı bana hücreden atılma meselesi:)beynindeki paslı çiviyi söküp atacaksın demişti çok kıymetli bir arkadaşım:)
ömerr hayyam ın dizeleride son noktayı koymuş tam yerini bulmuş yüreğine sağlık:)

Unknown dedi ki...

Ömercim, güzel kardeşim;

Apar topar gitmek zorunda kaldım o gün kusura bakma. Çok keyifli bir gündü. Herşey için çok teşekkür ederiz.

Sevgiler.
Ömer Suner

Ömer dedi ki...

abi estağfurullah kusur musur yok daha neler yapacaktınız ne de güzel oldu o akşam artık bi daha ki sefere daha geniş geniş muahbebtimizi de yaparız, Jordan videolarını veremedim unuttum, ona yanıyorum (((:

Ben çok çok çok teşekkür ederim her şey için sağolasın (((:

Adsız dedi ki...

gerçekten ya bayaa benziyo aralarındaki ilişki...
protein görünümlü virüslerden uzak durmak lazım ama onlarındaayrı bi tadı var be...

Ömer dedi ki...

değil mi (((: ee hep uzak duracaksak BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ ne işe yarıyor değil mi :P hem ayrıca kimi virüs girp virüsü olur kimisi kanser eder eee artık o da şansına, kısmetine insanın (((:

Adsız dedi ki...

çok güzel bir yazı olmuş yüreğinize klavyenize sağlık
bende bir Ömer Hayyam dörtlüğüde benden

Şarabın adı kötüye çıkmış kendi hoş,
Hele bir guzelle içersen daha bir hoş,
Harammış şarap, olsun, bana gore hava hoş,
Hem, bana sorarsan, haram olan hersey hoş.

Sibel Bay dedi ki...

Çok güzel bir benzetme ve harika bir anlatım:)) Aşk bu işte böyle bir şey. Sayfanıza ilk ziyaretimdi Aslı Cadısından bir uğradım. Diğer yazılarınızda eminim en az bu yazınız kadar keyiflidir:)) Ben biraz gezineyim izninizle. Sevgiler...

Ömer dedi ki...

çok teşekkür ediyorum (((: öyle bir anda esti geldi yazdık işte, beğenildiyse ne mutlu ((:
Ayrıca hoşgeldin yazılarımı beğenirsin umuyorum ((: blodaki yazılarım "söylendiğine göre" bayaa keyifliymiş(başkalarının yalancısıyım :P)... fırsatın olduğunda özellikle ilk 2 aydaki yazılarımı okumanı tavsiye ederim
yine bekleriz her zaman bekleriz (((:

Adsız dedi ki...

bağlantı çok güzel olmuş yazı da:)

Nursel Dokuzlar dedi ki...

valla beğendim :)